Page 40 - harbiye ilkokulu
P. 40

2 Aralık 2011 tarihinde İstanbul’da doğdum. Harbiye
                                        İlkokulu 4B  Sınıfı’nda öğrencisiyim. Babam terzi, annem

                                        ev kadını. Biz, beş kardeşiz.







                                                                              ROZERİN ZEYREK




                                                   MENDİLCİ KIZ



               Ben Yasemin Kaya. Beş kardeşli, yoksul bir ailenin ortanca çocuğuyum. Bizim
       için her şey çok zordu, abim ve ablamla meydanlarda mendil ve su satarak geçimimizi

       sağlardık. Fakirdik ama mutluyduk, bir ekmeği beş parçaya bölerdik ki, tekrar ekmek
       almayalım.  Her  gün  meydanlarda  avaz  avaz,  su  ve  mendil  diye  bağırırım.  Ben  de
       yaşıtlarımla  birlikte  okula  gidip  bir  şeyler  öğrenmek  çok  isterdim.  Ama  çalışmak
       zorundaydım.
               O  gün  yine  satışa  çıkmıştık,  akşam  olup  eve  döndüğümüzde  annem  kapıyı

       açarken,  “hoş  geldiniz  çocuklarım”  diye  sarıldı.  Babam  da  işten  eve  gelmiş,  yemek
       yemek için bizi bekliyordu.  Baba, diye seslendiğimde babam:
               -      Söyle kızım bir şey mi oldu?

               -      Ben okula gitmek istiyorum!
               -      Olmaz, paramız yok!
               Babam son sözlerini bağırarak söylemişti ve korkuyla ağlamaya başlamıştım.
               Aradan beş sene geçmişti, kardeşim altı yaşına girmişti. Onu parka götürmüştüm.
       Oyun  oynarken  onu  izlerken,  “Ben  okuyamadım,  ama  onu  okutacağım”  diye  karar

       verdim. Onu okula ben götürüyordum.  O okusun diye çok çalıştım, aradan yıllar geçti,
       kardeşim okuyarak doktor oldu. Diğer küçük kardeşim okumaya devam ediyor, o da
       mimar olmayı planlıyor.





               Büyük ablam on sekiz yaşına geldiğinde kendisi gibi mendil satan biriyle tanıştı
       ve birkaç yıl sonra evlendiler.  Bizim evden ayrılarak, kendilerine küçük bir ev kiraladılar,
       sonra yeğenim Zeynep doğdu.

               Ağabeyim de mendil satmayı bıraktı, bir başka iş buldu kendisine ve çalışmaya
       başladı. O da evlendi ve şu an çok mutlu. Onun da bir oğlu var, adı Burak. Yeğenlerimin
       ikisini de çok seviyorum.

               Beni mi merak ettiniz, mendil ve su satmıyorum artık, çünkü şu an yirmi dokuz
       yaşındayım ve nişanlıyım. Okula gitmediğim için okuma yazma bilmiyordum, ama kendi
       kendime çalışarak artık okuyabiliyorum. Dışarıdan sınavlara girerek önce ilkokul sonra


                                                                  40                                                                                                                     41
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45