Page 62 - sait ciftci ilkokulu
P. 62
YASEMİN İLE MİNE
Bir zamanlar bir köyde iki kız yaşarmış. Onların adı Yasemin ve Mine’ymiş.
Yasemin ile Mine arkadaşlarmış ve birbirlerini çok severlermiş. Her gün dışarıya çıkıp
bahçede oyunlar oynarlarmış. O iki kız çok yoksulmuş. Yoksullarmış ama o kadar
güzel bir köyde yaşıyorlarmış ki her tarafta meyve ağaçları varmış. Ağaçlardan hep
meyve koparıp yerlermiş. Etrafta tavuklar, inekler ve koyunlar varmış. Bütün gün
onlarla vakit geçirirlermiş. Bu yüzden çocuklukları çok mutlu geçermiş ve çok
eğlenirlermiş. Yasemin ile Mine’nin ailesi de tanışıyormuş. Ailece birbirleriyle
görüşürlermiş. Yasemin’in babası ile Mine’nin babası iki iyi dostmuş. Beraber tarlada
çalışırlarmış. Hep hayal kurarlarmış çok çalışıp, para kazanıp çocuklarına iyi bir
gelecek vermek ve iyi okullarda okutabilmek için.
Köyleri çok güzelmiş ama bir taraftan da çok zorlukları varmış. Özellikle kış
ayları çok zor geçermiş; çok kar yağar, çok soğuk olurmuş. Yollar kapanır, çocuklar
okula bile gidemezmiş ya da çok zor koşullarda giderlermiş. Oysaki Yasemin ile Mine
okula gitmeyi ve öğretmenlerini çok severlermiş. Büyüyünce Mine doktor olmak
istermiş, Yasemin ise veteriner olmak istermiş çünkü hayvanları çok ama çok
severmiş.
Günler, aylar ve yıllar böyle geçiyormuş. Zorluklar içinde ama yine de mutlu
olmayı çok iyi biliyorlarmış. Bir gün Mine’nin babası hayal bile edemeyeceği, hiç
beklemediği bir haber almış. Köyün muhtarı onu yanına çağırmış, “Seninle bir şey
konuşacağım.” demiş. Muhtar, Mine’nin babasına amcasından büyük bir miras
kaldığını söylemiş. Mine’nin babası Yakup Bey bu duruma çok şaşırmış, büyük bir
mutlulukla ailesine haber vermiş. Ailede herkes çok şaşkın ve mutluymuş, ne
yapacaklarını bilememişler. Oturup hayatları için yapacakları değişiklikleri planlamaya
başlamışlar.
Haftalar sonra Mine ve ailesi İstanbul’a taşınıp lüks bir evde yaşamaya
başlamışlar. Mine’nin artık çeşit çeşit oyuncakları varmış, istediği her şeye sahipmiş
ama bir taraftan da Yasemin arkadaşından ayrıldığı için çok üzgünmüş ve kendini
çok yalnız hissediyormuş çünkü bu güne kadar bir gün bile ayrı kalmamışlar ama bir
taraftan da arkadaşı adına çok mutluymuş çünkü onu çok seviyormuş.
Bir süre sonra Mine’nin ailesi, Yasemin ve ailesini bir haftalığına misafirliğe
çağırmış. Yasemin buna o kadar çok sevinmiş ki havalara uçmuş çünkü hem Mine’yi
çok özlemiş hem de yaşadıkları hayatı çok merak ediyormuş. Hemen ertesi gün yola
çıkmışlar. Yolları biraz uzunmuş ama çok keyifli geçiyormuş yolculukları. Ailece
eğlenerek yolculuk yapıyorlarmış ve nihayet Minelere varmışlar. Mine’nin ailesi,
Yasemin ve ailesini çok güzel karşılamışlar. Yasemin koşarak minenin yanına gitmiş
ama Mine bahçede arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Yasemin, buna biraz şaşırmış
ve üzülmüş. Mine, kendisinin geldiğine sevinmemiş mi acaba?
İki aile çok güzel zaman geçiriyorlarmış. Sohbet edip, gülüp eğleniyorlarmış
ama Mine, Yasemin ile pek vakit geçirmiyor, daha çok orada yeni edindiği
arkadaşlarıyla vakit geçiriyormuş. Yasemin, buna çok ama çok üzülüyormuş. Mine
çok değişmiş; oyuncaklarını hiç paylaşmıyor, bisikletine bindirmiyormuş.
62