Page 84 - mecidiye sehit fahrettin ilkokulu
P. 84
Mert kafasını sallayarak annesinin söylediklerini onayladı. Ama aklında hala o
ev vardı. Annesi çıkar çıkmaz hemen gidip bakacaktı o eve.
Annesi kapıyı kapatır kapatmaz arka bahçeye çıkan kapıdan gizlice çıktı. O eve
gitmek için elma ağacını geçip, tahta çitlerin üstünden atlayıp patikayı takip etti. Çok
geçmeden evi gördü.
Ev çok büyük görünüyordu. Dışarıdan bakınca bakımsız, eski bir eve
benziyordu. Etrafında küçük bir göl ve ağaçlar vardı. Mert fazlasıyla korkmuştu. Aynı
korku filmlerindeki evlere benziyordu. "Kimse var mı?" diye sordu ama cevap alacağı
birinin olmadığını da hissediyordu. Çalılıkların arasından gelen sesleri duyunca iyice
korkup geri eve doğru koşmaya başladı. Evde hafif bir yanık kokusu aldı.
Eyvah, eyvah! Ekmeği unuttum!
Mutfağa koştu, fırını kapattı. Ekmeği aldı. Ohh, çok yanmamıştı. Birkaç dakika
sonra annesi kapıyı çaldı. Mert hiç bir şey olmamış gibi kapıyı açtı. Hala o evi
düşünüyordu.
Sabahın ilk ışıklarıyla "günaydın" dedi. Anne ve babası kahvaltıyı hazırlamış ve
işe gitmek üzere hazırlanmışlardı.
Babası:
-Günaydın Mert uslu bir çocuk ol ve acıkırsan masaya para bıraktım kendine bir
pizza siparişi verebilirsin, dolabın üstünde numarası var.
-Evet! Neden olmasın, merak etme babacığım önemli bir durum olursa Ablama
gideceğim ya da sizi arayacağım. Dedi. Babası gülümseyerek çantasını yerden aldı ve
Mert’i öpüp evden çıktı. Annesi de dikkatli olmasını söyledi.
Mert kahvaltısını doğru dürüst yemeden hemen üstünü değiştirip, eline fener aldı.
Yerinde duramıyordu. Çok farklı duygular içerisindeydi. Korku, heyecan, gizem ve
macera. Tam da canı sıkılıyorken böyle bir olayla karşılaşması onu çok
sevindirmişti. Bahçedeki elma ağacını geçerek yine o tahta çitlerden atlayıp patikanın
yolunu tuttu. Eve vardığında daha çok korkuyordu. Etrafa bakındı, yine de kimseleri
76