Page 24 - harbiye ilkokulu
P. 24

16  Ağustos  2010  tarihinde  İstanbul’da  doğdum.
                                        Harbiye İlkokulu 4B Sınıfı öğrencisiyim. Babam işçi, annem

                                        ev kadını. Biz dört kardeşiz. Doktor olmak istiyorum.







                                                                             AYŞEGÜL ÖZDEMİR




                                                      O GÜNLER




               Ben, o zamanlar dört yaşındaydım, bir gün annemle alışverişe çıkmıştık. Annem
       bana elbise, kendisine de ayakkabı almıştı. Alışverişten sonra eve gelmiştik, akşam
       yemeğimizi  yerken  eve  polisler  gelmişti.  Annemi  birinin  şikâyeti  üzerine  karakola
       götüreceklerini söylediler. Günler sonra annemi cezaevine götürmüşler sonra, bir süre

       sonra mahkemeye çıktığında, anneme dört sene iki ay ceza vermişler.
               Bu durum beni çok üzmüştü, babam da bizimle yaşamadığı için daha çok genç
       olan  iki  ablamla  birlikte  kalmaya  başlamıştım. Ama  ablalarım  bana  bakamıyorlardı,
       ben de annemi çok özlüyordum. Annemi ziyarete gittiğimiz bir gün ben de cezaevinde

       kalmaya başladım. Orada iki sene kaldım ben de, cezaevine girdiğimde 4 yaşındaydım,
       çıktığımda altı yaşındaydım. Annemle önce kapalı cezaevindeydik, bir sene geçtikten
       sonra açık cezaevine aldılar onu, şimdi açıkta. Her üç ayda bir izne geliyor, müjde,
       annemle kavuşmamıza çok az kaldı, çünkü annem nisan’ın birkaç ay sonra serbest

       kalacak!


               Annemin çıkacağı günü düşündüğümde benim de orada kaldığım günler geliyor

       aklıma. Bakırköy’deki cezaevine, annemi ziyarete gittiğim bir gün ben de orada kalmaya
       başladım, ara sıra dışarıdaki ailemin yanına dönebiliyordum. Cezaevine ilk girdiğimde
       uyuduğumuz koğuşta annem ve anneannemle birlikte otuz iki kadın vardı. Başkasının
       koğuşuna girmek yasaktı. “Mavi oda” denilen bir oda vardı, oraya girmek de yasaktı.
       Kadınların  genç  olanları  koğuşta  temizlik  ve  yemek  yapıyor,  yaşlılar  ise  bütün  gün

       oturuyorlardı. Annem fırında çalışırken, ben kreşe gidiyordum. Akşamları tüm kadınlar
       ve  benim  gibi  annesiyle  kalan  çocuklar  hep  beraber  televizyon  izliyorduk.  Ancak,
       izlediğimiz şeyi anlamamız epey zor oluyordu, çünkü kadınlar sık sık kavga ediyorlardı.

       O dönem annemin de yakın arkadaşı olan Emma Teyzem’i anımsıyorum, en çok kavga
       edenlerden biri oydu.. Ama ben onu çok seviyordum.
               Bir gün penceremize bir kuş gelmişti, adını Narin koymuştuk, koğuşun içerisinde
       gezinip tekrar kafesine giriyordu. Bir gün anneannem Narin’in kafesini yıkarken, elinden
       kaçıp kurtuldu ve özgürlüğüne kavuştu. Hepimiz hem üzülmüş, hem de sevinmiştik.

       Narin, ara sıra penceremize geliyordu, ancak kafesine bir daha dönmemişti. Çünkü

                                                                  24                                                                                                                     25
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29