Page 42 - sait ciftci ilkokulu
P. 42
bilmiyorlardı. Ama çok ilginç ki uzaylılar hiç bir şekilde tepki vermiyorlardı. Deniz,
saldırmak için neyi beklediklerine anlam veremiyordu. Tüm dijital ekranlardan
insanlara sakin olmaları için çağrı yapılıyordu. Deniz de uzaylıların neden kötü bir şey
yapmadıklarına anlam verememişti. O da artık uzaylıların dost olduğuna inanmaya
başladı ama neden geldiklerini anlamıyordu. Bunu ailesine de söyledi, ailesi de ona
hak verdi. Artık ailesi de onların dost olduğuna inanıyordu.
Hindistan’da nüfus her geçen gün arttığı için yetişkinler küçükleri korumaya
çalışıyordu. İnsanlar korkuyordu ama uzaylılar onlara hiçbir şey yapmıyordu. Ama
insanlar hala endişeliydi. Civika da buna anlam veremiyordu. Çünkü Civika
uzaylıların hiçbir şey yapmadıklarını görmüştü ve artık onlardan korkmuyordu.
Li, Çin’in bu kadar yüksek teknolojisinin olmasına rağmen nasıl bu uzaylı
saldırısını engelleyemediklerini anlayamıyordu. O da uzaylılardan korkmuyordu
çünkü uzaylıların iyi olduğunu anlamıştı.
Aslında dünya son yıllarda yaşanmaz hale gelmişti, bütün kıtalarda hemen
hemen aynı iklim yaşanıyor, güneş yüzünü göstermiyor, yağmur ve kar neredeyse
artık yağmıyordu. Bu nedenle birkaç yıldır isteyen gönüllüler gruplar halinde Mars
gezegenine gitmeye başlamışlardı. Mars’ta yaşam bulunmuştu. İlerde oraya ülkeler
kurulması planlanıyordu. İnsanlar dünya nüfusu arttığı için artık kaynaklar yetmiyordu
ve şimdiden uzaya gitmeye başlamışlardı. İnsanlar başka gezegenlere gidiyor da
neden dışarıdan gelenlere dünyayı mahveder diyorlardı ki? Zaten dünyayı insanlar
bu hale getirmişti, bilmiyorlardı. Ormanlar yakılmış, hayvanlara işkence edilmiş ve su,
elektrik hep boşa harcanmıştı.
Günler geçmişti dünya karanlığa bürünüyordu. Yetkililer hiçbir şey
yapamıyorlardı. Ne teknoloji ne Mars’a gitmek çözüm değildi. Dünyayı mahveden
insanlar o gezegenleri de dünyaya benzeteceklerdi. Uzaydan gelen varlıklar birkaç
kez görülmelerinin dışında ne iletişim kuruyor ne de saldırıyorlardı ama insanlar epey
ürkmüş ve onları düşman olarak görüyorlardı.
Birkaç ay böyle devam etti. Kışa girmeden uzaylılardan bir çağrı geldi.
Yetkililer ile iletişim kurmak istiyorlardı ama nasıl anlaşacaklardı? Onların teknolojisi
bizden üstün olmalıydı. Dünyada ise sadece yapay zekalı robotlar, dijital ekranlar ve
uçan arabalar vardı. Uzaylılar nedense ilk önce Brezilya’ya inmişlerdi o nedenle o
devlet ile görüşmek istediler. Peki, nasıl anlaşacaklardı ki? Onların teknolojisi
dünyadan üstün olmalıydı.
Uzay araştırma ekibi bu görüşmeye katılacaktı ama kimsenin bilmediği bir şey
vardı: Tarlasında ortadan kaybolan Bay Corliss aslında oraya inen aracın içindeydi.
Uzaylı varlıklar onun kendilerine rehberlik etmesini istemişlerdi, aralarında
anlaşabilmek için Bay Corliss’e bir cihaz vermişlerdi. Bay Corliss dünyanın halinden
zaten memnun değildi. Yağmur ve kar olmadığı için arazisi artık verimli değildi. Bu
varlıkların onlara nasıl yardım edeceğini tahmin edemiyordu ama hiç olmazsa saldırı
için gelmediklerini anlamıştı.
Bay Corliss bütün dünyaya uzaylılarla yaşadıklarını anlattı. Uzaylılar aslında
dünyadaki insanları kurtarmaya gelmişlerdi. Ellerindeki teknolojilerle hava olaylarının
düzelmesini sağladılar. Her şey eskiye döndü kar ve yağmur yağmaya başladı.
42