Page 37 - sait ciftci ilkokulu
P. 37

Haydi kızım Zeynep teyzen bizi bekliyor… Birlikte yemek yiyeceğiz, dedi.

                      Bavullarımızı  odamıza  yerleştirdik  ve  Zeynep  teyzemlerle  birlikte  yemek  için
               sofraya  oturduk.  Zeynep  teyze  annemin  çok  yakın  bir  akrabasıydı.  Uzun  zamandır
               bizi  bekliyordu.  Geldiğimiz  için  çok  sevinmişti.  Zeynep  teyzenin  Rüzgar  ve  Cemre
               adında  2  çocuğu  vardı,  onlarla  da  tanıştık.  Ertesi  gün  Zeynep  teyzenin  çocukları
               Cemre  ve  Rüzgarla  kahvaltı  yaptık.  Sonra  biraz  dışarıya  çıktık.  Rüzgar  ve  Cemre
               bana köyü gezdirdi. Neşeyle özgürce oynayan çocukları gördüm. Biz şehirde özgürce
               oynayamıyorduk.. Çok şaşırmıştım..Burada özgürce oynamak çok güzeldi.

                Rüzgar ve Cemre’ye:

               “Sizin burada internetiniz ve oyuncaklarınız var mı?” diye sordum.

               Cemre  ise  “hayır.”  yanıtını  verdi.  Acaba  burada  nasıl  eğleniyorlardı,  nasıl  mutlu
               olabiliyorlardı? diye düşündüm. Sonra Cemre’lerle birlikte yakındaki gölün kenarına
               gidip çimenlerin üstüne oturduk. Cemre’ye:

               Ben:

               Biz  arkadaşlarımızla  bir  araya  geldiğimizde  genellikle  tablet  ve  bilgisayarımızdaki
               oyunlarla oynarız. Bazen bir birimizle sohbet etmeyi bile unuturuz.

               Siz burada nasıl eğleniyorsunuz?” diye sordum.
               Cemre:

               -  “Biz  burada  arkadaşlarımızla  oyun  bularak  eğleniyoruz.  Buralarda  alışveriş
               merkezleri olmadığı için oyuncaklarımızı kendimiz tahtaları oyarak yapıyoruz.” dedi.

               - “Tablet ve internetimiz de yok. Biz arkadaşlarımızla koşarız, top oynarız, bisiklete
               bineriz ve sohbet eder, hayaller kurarız. Buralarda kitaplara bile ulaşmamız çok zor.
               Bize  cok  uzaklardan  gelen  kitapların  değerini  bilir,  sıkılmadan  okuruz.  Yeni
               kitaplarımızın  gelecegi  zamanın  hayallerini  kurarız.  Burası  bir  köy  olduğu  için  bazı
               şeylere ulaşmak oldukça zor. Bizim için elimizdeki her şey cok değerlidir.  Biz ama
               böyle çok mutluyuz.” dedi.

                      Bu sohbet benim çok ilgimi çekmişti. Her şeyi mutluluk içerisinde anlattıklarını
               fark ettim. Ben ise sürekli annemlerden bir şey istiyordum.  Bunlar alınsa bile mutlu
               olamıyordum.  Her  şeye  sahip  olma  duygusu  yüzünden  hayal  kuramıyordum.  Çok
               çabuk  sıkılıyordum.  Ayrıca  şehirdeki  arkadaşlarımın  da  aynı  şekilde  sıkıldığını
               düşündüm.  Onlarla  bir  araya  geldiğimizde  teknolojik  oyunlar  oynayarak  aslında  bir
               birimize  kötülük  yaptığımızı,  hayal  dünyamızı  gelişmediğini  ve  her  şeyi  çok  çabuk
               tükettiğimizi anladım.
                      Günlerimiz çok eğlenceli geçiyordu, yaz mevsiminin sonuna gelmek üzereydik
               ve artık eve dönme vaktimiz gelmişti.

                      Bu  yaz  elimdeki  her  şeyin  ne  kadar  değerli  olduğunu,  ve  her  şeyin  almak
               olmadığını  elimizde  var  olanlarla  yetinmenin  hayal  dünyamızı  geliştirebileceğini
               anladım.     Kendimiz     yaratıcılığımızı   kullanarak    aslında     daha    güzel    ve
               sıkılmayacağımız şeyler hayal edip yapabiliriz.



                                                           37
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42