Page 41 - sait ciftci ilkokulu
P. 41
ÖNYARGILI DAVRANMAK
İstanbul’da mayıs ayındaydık ama hava sisliydi, gökyüzü kapkara bulutlarla
kaplıydı. Deniz, kendini bir anda dışarıda buldu. Sanki bir ses, onu dışarıya
çağırmıştı. Deniz uçan kaykayına bindi. Gökyüzündeki ekranlarda tarih 5 Mayıs 2067
‘yi gösteriyordu.
Aynı anda Civika, “Tacmahali “ seyrediyordu. Hindistan bu aylarda 40
derecelerde olmalıydı. Ama havada bir gariplik vardı. Güneş ısıtmıyordu bile. Civika,
hemen dijital ekranına girdi. Ama o da ne! Dijital ekran eskisinden daha da kötü
çalışmaya başlamıştı.
Hong Kong’da inanılmaz bir fırtına vardı. Li robotuna yeni bir program
yüklemekle meşguldü. Robotu artık ona okul projelerinde de yardımcı olabilecekti.
Ama robot sanki bozulmuş gibi hiçbir komuta yanıt vermiyordu.
Alaska’da sıradan bir sabahtı. Uzay üssünde çalışmalar devam ediyordu.
Olivia bulunduğu yerdeki gizemleri çözmeye çalışıyordu. Babası endişeliydi. Çünkü
gerçeği bir tek o biliyordu. İnsanlar diğer gezegenlere koloniler gönderdikçe Dünya’ya
da uzaydan misafirler gelmeye başlayacaktı.
Bay Corliss, yorgun bir günün ardından tüm gün biçtiği tarlasını izlerken
kahvesini yudumluyordu. Kocaman arazide yıllardır tek başına yaşıyordu. Her şey
normal gidiyordu. Ama havadaki o ışığı görene kadar! Bay Corliss bunu askeri bir
helikopter sandı ve yerinden fırladı. Aşağı doğru ilerledikçe kalbi hızla atmaya
başladı. Ortalıkta asker görünmüyordu. Birdenbire Bay Corliss’in anlam veremediği
garip sesler yükselmeye başladı. Bu bir tür radyo frekansına benziyordu. Bu ışık ve
sesler eskiden izlediği Brezilya’da oynatılan uzay filmlerini andırıyordu. O kocaman
arazideki evde geriye sadece Bay Corliss’ in masada bıraktığı kahve fincanı kalmıştı.
Kısa süre içinde değişik gezegenlerden gelen dünya dışı varlıklar Dünya’nın
her yerinde görülmeye başladı. Olivia'nın babası Bay Tim, olanları endişe ile
izliyordu. Amerika askeri güçleri bile elleri kolları bağlı hiçbir şey yapamıyorlardı.
Alaska’daki insanlar bu dünyadaki varlıklara önyargılı yaklaşmaktaydı. Kendilerini
evlere kapatmış, onlara adeta bir düşman gibi davranıyorlardı. Bay Tim, eğer düşman
olsalardı çoktan dünyayı yok edeceklerini düşünüyordu bu nedenle Amerika devletini
onlara asla saldırmama konusunda uyardı. Olivia da bu uzaylıların dost olduğunu
babasından öğrenmişti. Ama insanların neden onlar gibi düşünmediğini bilmiyordu.
Ne vardı ki onlarda bu dünyada kalsalardı? Belki bir yardım için gelmişlerdi? Bunları
insanlara anlatacaklardı. Ama nasıl? İnsanlar inanmayabilirdi.
Türkiye’de de durum farksız değildi. İnsanların yıllardır uzaylı istilası diye
korktukları durum başlarına gelmişti. Halk oldukça tedirgindi. “Dünyamızı yok
edecekler” diye endişeleniyorlardı. Okullar, hastaneler bile boştu, insanların çoğu
sığınaklardaydı.
Deniz, o gün dışarıdayken olabileceklerden habersizdi. Bir anda havadan bir
şeyin indiğini gördü. O an o da panikledi. İnsanlar korkudan ne yapacağını
41