Page 28 - sait ciftci ilkokulu
P. 28

kurarak  değil  gerçekten  alıp  okuyabiliyordum.  Sayılarla  toplama  çıkarmayı  da
               öğrendik.  23  Nisan  Ulusal  Egemenlik  ve  Çocuk  bayramında  gösteri  yapacaktık.
               Yapacağımız gösteriye diğer sınıflar halkoyunları öğretmeni tutmasına rağmen bizim
               öğretmenimiz  bize  öğretmişti.  Aramızda  kalsın  ama  öğretmenim  çok  yetenekliydi.
               Hatta bize birinci sınıfta kendi yazdığımız şiirlerden oluşan  “35 Renk 35 Çiçek” isimli
               şiir  kitabımızı  çıkardık.  Bir  de  ünlü  şairlerimizin  şiirlerini  ezberleyip  şahane  bir  şiir
               dinletisi  düzenlemiştik.  Dolu  dolu  çok  güzel  etkinliklerle  birinci  sınıfımız  bitmişti.
               Karnemi  en  yüksek  puandan  almıştım.  Artık  yaz  tatilini  yapıp  ikinci  sınıf  öğrencisi
               olacaktım.

                     Ben kaç yıldır bir hayvana bakmak istemiştim. Tatilde babam bana bir papağan
               alalım mı dedi. Bende “ Babacığım, ben çok ama çok isterim! “ dedim. Sonraki gün
               Vadi İstanbul’a gittik ve pet shopa gittik.  Abi bize iki tane sultan papağını gösterdi.
               Dedi ki “ kız ise hiç konuşmaz ama erkek konuşur. “ dedi. Ben ise erkeği seçtim. Ona
               kafes ve birçok şey daha aldık. Sıradaki gün babam arabayla papağını getirdi. Ben
               çok mutluydum. Babam dedi ki “ On beş gün kafesin içerisinde kalması gerek” dedi.
               Eve  getirdiğinde  ben  dedim  ki  “  ad  bulmamız  gerek  “  dedim.  Kafamızda  hiçbir  ad
               yoktu  ve  internete  baktık  ve  herkes  Maşuk  adını  beğendi.  Ben  dedim  ki  Maşuka
               “Sesin  adın  artık  Maşuk  küçük  kardeş”  dedim.  Maşuk’a  kendi  sorumluluğumda
               olduğu  için  çok  güzel  bakıyordum.  Balıkesir’deki  güzel  tatilimizden  sonra  İstanbula
               döndük.  Artık  okuların  açılmasına  bir  hafta  kalmıştı.  Arkadaşlarımı  ve  öğretmenimi
               çok ama çok özlemiştim.

                     Okullar açılmıştı. O gün yine annem ve babam okula götürdü. Artık beklemelerine
               gerek  kalmamıştı.  Çünkü  biz  büyüyorduk.  Öğretmenim  ve  arkadaşlarımla  hasret
               giderdik. Bu sene neler öğreneceğimizi merak ediyordum. Derslerin yanı sıra acaba
               öğretmenimiz bizlere daha neler öğretecekti. Okumaya geçtiğimiz için öğretmenimiz
               bize  Küçük  Kara  Balık  kitabını  tüm  sınıfa  dağıtmıştı.  İşte  yeni  bir  etkinlik  daha
               geliyordu.  Yaşasın  Müzikal  Tiyatro  Oyunu  hazırlayacaktık.  En  baştan  beri  afiş,
               resimleri,  karakterleri  tüm  arkadaşlarımızla  beraber  öğretmenimiz  eşliğinde
               hazırladık. Yerli malı haftası için okulda “Pazar Etkinliği” hazırladık. Pazarımızın ismi
               2/C halk pazarı oldu. Pazarımızda bir pazarda olabilecek herşey vardı. Düşünün ki
               pazardaki  amcalarımızın  söylediği  manilere  kadar  her  şeyi  hazırladık.  Meyveler,
               sebzeler,  kıyafet  ve  kahvaltılıklar  vardı.  Gerçek  bir  pazardaymışız  gibi  şahane
               etkinliğimizi yaptık. İkinci sınıf için hedefimiz bir de öykü kitabı hazırlamaktı. Derken
               zaman  hızla  akıyordu.  23  Nisan  Ulusal  Egemenlik  bayramı  için  yapacağımız
               gösteriye de hazırlanıyorduk. Öykü kitabı için yazdığımız öykülerimizi ve bunun için
               yapılan  resimlerimizi  öğretmenimize  teslim  ettik.  Kitabımız  hazırlanıyordu.  Haziran
               gibi kitabımız hazır olacaktı. Kitabımızın ismi “35 Renk 35” Çiçek Öykü kitabı olacaktı.
               Sıra  23  Nisan  gösterimize  gelmişti.  Kıyafetlerimizle  giyinip  gösteriyi  yapacağımız
               okula  gittik.  Bizim  gösterimiz  çok  uzun  ve  coşkulu  sürdü.  Çok  alkış  aldık.  Hatta
               öğretmenimiz  gösterimizi  çok  beğendikleri  için  bizi  bir  okula  yarışmaya  davet
               ettiklerini söyledi. Çok mutlu olmuştuk. Bir hafta sonra diğer okuldaki gösterimizi de
               yapmıştık.  Artık  sırada  tiyatro  gösterimiz  vardı.  Büyük  güne  az  kalmıştı.  Sürekli
               öğretmenimizle  her  gün  prova  alıyor,  ezberlerimizin  üstünden  geçiyorduk.
               Öğretmenimiz müziklerle ve dekorlarla da ayrıca uğraşıyordu. Öğretmenimiz ve biz
               çok emek veriyorduk. Gösteriyi yapacağımız sahnede iki gün boyunca prova aldık.
               Her  şey  kusursuz  gidiyordu.  Kostümlerimizde  o  gün  rolümüze  göre  dağıtıldı.  Ben

                                                           28
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33