Page 12 - sait ciftci ilkokulu
P. 12
SATRANÇ MACERAM
Yine bir yaz mevsimi bitmişti. Aylardan eylül ayıydı. Evde tatlı bir telaş vardı.
Bunun sebebi okulların açılacak olmasıydı ama bu sene ben daha mutluydum.
Çünkü her sene ablam için bu sevinç oluyordu ancak bu yıl ben birinci sınıfa
başlayacaktım.
Benim okul serüvenim pek de yeni sayılmazdı. Ne de olsa iki sene anaokulu
geçmişim vardı. Anaokulunda paylaşmanın ne demek olduğunu öğrendim. Orada
yeni arkadaşlar edindim. Bunlardan biri Ilgaz diye bir arkadaşımdı. En iyi arkadaşım o
diyebilirim. Onunla çok güzel vakit geçirirdik. Lego ve satranç oynardık. Birbirimizden
ayrılmazdık hiç. Satrançla ilk tanışmam da anaokulunda oldu. Sınıftaki en iyi satranç
oyuncusu bendim. Satranç dersinde satranç ile ilgili videolar izleyip o taktikleri tahta
üzerinde uygulardık. Bu da benim daha başarılı olmamı sağlardı. Öğretmenimiz Betül
çok iyi bir öğretmendi. Ama ikinci senede bazı arkadaşlarım birinci sınıfa geçmişti.
Ben anaokulunu iki sene okudum. Benim anaokulunda ikinci senem de güzel geçti.
Artık ikinci senenin de sonuna gelmiştik. Karne günü geldi çattı öğretmenimiz biraz
başkalarıyla arkadaş olalım diye karne gününde arkadaşım Ilgaz ile beni ayırdı. O
günü hiç unutamam karnemizi aldık ve o gün arkadaşlarım ile birlikte yemek yemeye
gittik. Yani okul hikayeleri anlat anlat bitmez. Gece yatağa yattığımda içimde bir
heyecan vardı. Sabah okula gidecektim arkadaşlarımı ve öğretmenimi tanıyacaktım.
Acaba arkadaşlarımla anlaşabilecek miydim? Neyse gidince görecektim. Artık okula
gitme günü gelmişti. İlk gün istediğim gibi geçmedi gözüm sürekli annemi aradı.
Herkesin annesi gelmişti. Arkadaşlarımı sevmiştim Hatta bir tane arkadaşım sınıfa
seslenmişti. “Benimle arkadaş olacak var mı? Ben de ‘var’ dedim. Onunla arkadaş
olduk. Uzun yıllar arkadaş olabileceğimizi nerden bilebilirdim. Öğretmenimi çok
sevdim.Tabi arkadaşlarımı da. Bize okulun ilk günü bir kâğıt verdiler. Bu kâğıtta hangi
kulübü seçeceğimize karar veriyorduk. Ben satranç ve akıl oyunlarını şeçmistim.
Haftada iki gün kulüp dersi görüyorduk. Kulüplerimde çok eğleniyordum ama satranç
bir farklıydı. Her hafta satranç dersini dört gözle bekliyordum. Dersler çok güzel
geçiyordu. Akıl ve zeka kulübünde sudoku, mangala gibi oyunlar oynuyorduk. Bir gün
daha eğlenceli kulüp dersini bitirmiştik. Eve giderken bazıları servis bazıları ise
annesiyle yürüyerek gidiyordu. Ben servisle gidiyordum. Yine bir gün servise bindik
sınıftan bazı arkadaşlarımda benle birlikte servise bindi. Evlerimize gittik. Eve geldim
ellerimi yıkadım biraz dinlenip ödev yaptım bu sırada babam eve geldi, yemek yerken
bir yandan sohbet ettik. Babam bana ‘satranç nasıl gidiyor?’ diye sordu. Ben de çok
güzel gittiğini, maçlar yaptığımızı ve yeni şeyler öğrendiğimizi söyledim. Ertesi gün
öğretmenim satranç turnuvası olduğunu söyledi. Ben çok heyecanlandım. Öğretmen
sadece lisansı olanların katılabileceğini söyledi. Turnuva bir hafta sonraydı. Hemen
lisans çıkartmamız lazımdı. Anneme lisans çıkartmamız gerektiğini söyledim.
Doktordan rapor almamız gerekiyordu aile hekimimize gittik ve raporu aldık. Bu
raporu öğretmene vermemiz gerekiyordu. Ertesi gün okula gidip öğretmene raporları
teslim ettik. Öğretmenim lisansları çıkartıp bizi turnuvaya kayıt etti. Zaman su gibi
akıyordu. Turnuva zamanı geldi. Heyecanımız giderek artıyordu. Turnuvanın
yapılacağı yere vardık. İlk maçım galibiyetle sonlandı. Beş maçın sadece birinde
mağlubiyet aldım. Bu turnuvayı sıradan bir turnuva zannediyordum. Meğer Şişli ilçe
turnuvasıymış ve bu turnuvada Şişli ilçe ikincisi oldum. Mutluluktan havalara uçtum.
12