Page 58 - gulsen mustafa muzuri ilkokulu
P. 58
DAYIMIN ÇİFTLİĞİ
Çok beklediğim yaz tatili gelmiĢti. Tatilimi dayımın çiftliğinde geçirmek
üzere yola çıktım. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra dayım beni
kasabada karĢıladı. Beraber çiftliğe doğru yol almaya baĢladık. Dayımın
eski bir kamyoneti vardı. Kırmızı kamyonetle ekinlerin arasında ilerlerken
rüzgârı saçlarımda hissediyordum. Dayım kasabaya gide gele yolu
ezberlemiĢ, kendinden emin bir Ģekilde kamyoneti sürüp yandan bana
göz kırpıyordu. Kamyonetin koltuğuna sinip uyuyakaldım…
Gözlerimi açtığımda çiftlikteydim. Ġlk defa geldiğim bu yeri ilk
gördüğümde ürktüm. Sanki her Ģey çok büyükmüĢ de aralarında küçük
olan tek benmiĢim gibi. Dayım beni ilk önce Mahmut Efendi‟yle tanıĢtırdı.
Mahmut Amca çiftliğinin genel iĢlerinden, atların bakımından
sorumluydu. Kısa boylu, güler yüzlü yaĢlıca biriydi Mahmut Amca.
Yılların emeği sırtında kambur gibi birikmiĢ olacak ki biraz eğik
duruyordu. Çekingenliğimi kırmak için olacak ki atları görüp görmek
istemediğimi sordular. Yarım bir mahcuplukla „olur‟ diyebildim. Atların
yanına doğru giderken sağ tarafta çitlerin arkasında inekleri gördüm.
Onca ineğin arasında bir inek özellikle dikkatimi çekti. Diğerleri otlayıp
gezinirken onun bağlı olması içime dokunmuĢtu. Çitlere doğru koĢtum,
dayımlar da peĢimden. “Ġneği neden bağladınız, kesecek misiniz yoksa”
diye haykırdım. Mahmut amca içten bir kahkaha bastı. “Hayır, oğlum.”
kesmeyeceğiz. Ama bizim Orkide biraz huysuzdur. Bir anda zıplar gider
çitlerin üstünden. Eh, yaĢlandım artık senin gibi genç değilim. Dağ bayır
peĢine koĢamıyorum, dedi. Cevap beni tatmin etmemiĢti, sanki onu zorla
orada tutuyorlar gibi hissetmiĢtim. Dayım beni atların yanına çekiĢtirdi
ancak benim aklım Orkide‟ de kalmıĢtı. AkĢam yemek yerken, camdan
hala çitleri izliyordum. Herkes uyuduktan sonra Orkide‟yi ahırdan çıkarma
planları yapmaya baĢlamıĢtım. Biraz gezdirip yerine koyacaktım ayrıca
Mahmut Amca gibi değildim, kaçarsa yakalayabilirdim. KöĢeme çekilip
herkesin uyumasını bekledim.
Gecenin karanlığında çiftlik, sabahki güzelliğini derin bir sessizliğe
ve ürkütücü bir havaya bırakmıĢtı. Dağın eteklerinden gelen uluma
sesleri ise durumu iyice kötüleĢtiriyordu. Ama korkmamalıydım. Ne
56