Page 79 - gulsen mustafa muzuri ilkokulu
P. 79
23 Nisan Kafeye Ģöyle bir göz attı. 1-2 müĢterisi vardı. Öyle yaz gibi cıvıl
cıvıl değildi. Her yer iyice boĢalmıĢtı. Birkaç adım attı ve kafasını yukarı
kaldırdı. O‟na baktı. Ne kadar dik duruyordu. Ali O‟na hayrandı.
Sınıf öğretmeni her fırsatta onlara Atatürk‟ü anlatır dururdu. Atatürk‟ün
ömrü cephelerde yarı aç yarı tok geçmiĢti. Ġçine bir umut doğdu Ali‟nin.
Madem Atatürk bunca yokluğa rağmen onca savaĢ kazanmıĢtı, Ali de bir
gün kazanabilirdi. Koca bir hayat çaresizlik içinde geçmemeliydi. Derin
bir nefes alıp mis gibi deniz havasını içine doldurdu. Derslerine daha çok
çalıĢıp, bir meslek sahibi olacak, annesini ve kardeĢini bu sefil hayattan
kurtaracaktı. Ne kadar baĢarılı ve zengin olsa da, yoksul insanlara
yardım etmeyi unutmayacağına dair kendine söz verdi.
Aradan birkaç ay geçmiĢ kıĢ iyice bastırmıĢtı. Çok kar yağmıĢ Kirazlı
köyü bembeyaz olmuĢtu. Köy Mürefte‟nin tepesindeydi. Tepeden
bakınca Mürefte‟ye beyaz bir örtü serilmiĢ gibiydi. Sabah çayını içerken
bir sürü hayal kurmuĢtu. Evden çıkmaya karar verdi. Montunu giydi,
Inceydi ama yürüyünce ısınırdı. Ayakkabıları da su alıyordu. Ama
hemencecik Mehmet‟i görüp geri gelecekti. Eve döndüğünde sobanın
yanında ısınır olur biterdi.
YavaĢ yavaĢ yürümeye baĢladı. Biraz ilerde muhtarı ve KarabaĢı
gördü. Belli ki muhtar emmi de sıkılmıĢ kendini dıĢarı atmıĢtı. KarabaĢ
sevinçle havlayarak yanına geldi, birlikte yürümeye baĢladılar. Keskin bir
rüzgar vardı. Hava çok soğuktu. Yollar buz tutmuĢ kayıyordu. ÇarĢının
orada bir tur atıp kimsenin olmadığını görünce Mehmetlerin evine gitti.
Zile basıp Mehmet‟i aĢağı çağırdı. Ali‟yi görünce Mehmet ne çok
sevinmiĢti. Hemen montunu, ayakkabılarını giyip aĢağı indi. Birbirlerine
sarıldılar. NeĢe içinde konuĢa konuĢa yürümeye baĢladılar, Atatürk
meydanına kadar geldiler.
-Ali var mısın kardan adam yapmaya? dedi Mehmet.
Büyük ve güzel bir kardan adam yaptılar. Sonra baĢladılar kartopu
oynamaya, çok mutluydular ne üĢüdüler, ne de acıktılar… Harika bir
gündü. Belki de Ali‟nin hayatının en güzel günüydü. Vakit ne çabuk
geçmiĢti, ayrılık vakti gelmiĢti. Ali KarabaĢa seslendi:
–Hadi oğlum köye gidiyoruz dedi. Mehmet‟le sarıldılar, vedalaĢtılar yarın
tekrar buluĢmak üzere sözleĢtiler.
Ġnce ince kar yağıyordu. Ali Biraz üĢümüĢtü ve yol gözünde
büyümeye baĢlamıĢtı. Küçüklüğü geldi aklına. KeĢke o günler gibi aklı
hiçbir Ģeye ermeseydi. ġimdi omuzlarına çok büyük yük binmiĢti sanki.
Bunları düĢünerek yürümeye devam etti. Birden bir ses duydu. O da ne?
Bir araba kontrolden çıkmıĢ son sürat üzerlerine doğru kayıyordu.
77