Page 20 - feriköy necdet kotil ilkokulu
P. 20

KARNE TATİLİ


              Karne  tatilinde  köyümüze  gittik.  Uçağa  bineceğim  için  heyecanlıydım.
          Annem, babam ve ağabeyimle birlikte bindik. Korona yüzünden bana maske
          ile ıslak mendil verdiler. Ben cam kenarındaydım. İlk önce İstanbul’u sonra

          bulutları  gördüm.  Ayrıca  güneşin  doğuşunu  izledim.  Güneş  ışık  saçıyordu
          ve yavaş yavaş doğuşunu seyretmek çok güzeldi. Gözümü aldığı için fazla
          seyredemedim bende camı kapattım. Zaman su gibi akıp geçti ve sonunda
          Ordu’ya iniş yaptık.

              Hasan Amcam bizi havaalanından aldı. 2 saat sonra Mesudiye’ye geldik.
          Yolda 25 tane tünelden geçtik Annem ile hepsini tek tek saydık. Karla kaplı
          eski bir otobüste köfte ekmek yedik. Her yer ama her yer bembeyazdı çok
          mutlu ve çok sevinçliydim.

              Her  gün  ders  çalışmayı  ihmal  etmedim.  Melodikadan  Bak  Postacı,  23
          Nisan  ve  Ay  Dede’yi  ezberledim.  Tatilim  dolu  dolu  geçiyordu.  Mesudiye’de
          6 tane kardan adam yaptım. Fırsat buldukça kartopu oynadım. Buz tutmuş

          bir alan vardı, Çayan ile o alanda kaydım. Çayan’ın ne olduğunu sorarsanız
          tahtadan yapılmış tek bacaklı bir kızak. Çayan ile kayması biraz zordu birkaç
          denemeden sonra çok iyi kaymaya başladım. Annem ve babamda Çayan ile
          kaydılar. Çok eğlenceliydi.

              Sürekli  geziyorduk.  Ormana  gittiğimiz  gün  yolda  bir  sopa  gördüm.  O
          sopa  benim  yol  arkadaşım  oldu.  Gidiş  yolunda  yol  arkadaşım  olan  sopam
          yoktu  ve  geride  kalıyordum.  Dönüş  yolunda  yol  arkadaşım  sopam  olduğu
          için en önde bendim. Yani lider olmuştum. Ormanda odundan yapılmış küçük
          kare  gibi  bir  kulübe  vardı.  Kulübenin  kapısının  aşağıdaki  menteşesi  yoktu
          o  yüzden  kapıyı  açar  açmaz  yamuldu,    annem  kapıyı  tuttu.  Biz  merdiveni
          aldık.  Babam  merdiveni  dışarıdan  tuttu  bende  içeriden  tuttum.  Merdiveni

          çıkarttıktan sonra küçük bir masa, küçük bir kilimde çıkarttık. Merdivenin bir
          ucunu yüksek bir yere diğer ucunu kulübenin çıkıntısı olan yere koyduk sonra
          üstüne kilimi serdik merdivenden oturak yapmış olduk. Merdivenden neden
          oturak yaptığımızı sorarsanız yerler hep çamur olmuştu.  Sonra odundan
          ateş  yaktık.  Giderek  büyüyen  kocaman  sıcacık  bir  ateş.  Yiyeceklerimizi  o
          ateşte pişirdik ve afiyetle mideye indirdik. Yaktığımız ateşte içi kürklü plastik
          çizmemi  çıkartıp  ayaklarımı  ateşe  doğru  uzatıp  ısıttım.  Orman  maceramız
          buraya kadardı.

              Keyfalan  Yaylası’na  giderken  Ulu  Göl’e  rastladık  oda  ne!  Göl  buz
          tutmuş. Heyecandan çılgına döndüm. Aracı yola bırakıp göle doğru koştum.

          Koşarken kar o kadar derindi ki dengemi kaybedip düştüm. Düştüğüm yerden
          kalkamadım  annem  ve  babamdan  yardım  istedim.  Göle  gidene  kadar  çok
          zorlandım.  Sonunda  hedefe  ulaştım.  Gölü  görünce  hemen  göle  yürümek
          istedim.  Yengem  telaşlandı  batabileceğimi  düşündü,  dur  gitme  dedi  önce




                                                           20
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25