Page 63 - nilufer hatun ilkokulu
P. 63
Vakit kaybetmeden hazırlanıp çıktılar dede torun. Önce ışıl ışıl
parlayan dereleri görmek istediğini söyledi. Dedesi hüzünlü bir
şekilde, tamam dedi. Derenin kenarına geldiklerinde Damla biraz
şaşırmıştı. Ne ışıl ışıl çağlayan bir su, ne bir balık ne de bulutlara
uzanan ağaçlar vardı. Tamam şehir gibi değildi ama hayal ettiği gibi
bir köy de değildi. Dedesi torununun yüzüne baktı ve bir ağacın
gölgesine oturdular. Dedesi başladı anlatmaya;
-Ben küçükken bu köyde büyük ağaçlar , çağlayan sular, rengarenk
balıklar , altın renginde tarlalar vardı. Her yağmurdan sonra, camda
gökkuşağını beklerdim senin gibi. Kış geldiğinde, her yer bembeyaz
olurdu. Kar yağardı kış boyunca. Çocuklar hep beraber kardan adam
yapardı. Annenin de çocukluğu böyle geçti.
-Dede annemin anlattığı gökkuşağını ben görmedim hiç, Bizim
oralarda ne yağmur ne de kar var.
-Biliyorum güzel kızım artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
-Peki, ne oldu dünyaya?
-Biz yaptık güzel torunum. Hiç bitmeyecek sandığımız suları bitirdik.
İklimin dengesini, doğayı bozduk. Doğa küstü bizlere. Toprak bir
damla suya, çocuklar da gökkuşağına hasret kaldı. Şimdi tüm dünya
ne yaptım diye düşünüp çırpınıyor.
-Dede, çocuklar güzel bir dünya göremeyecek mi?
-Bak güzel torunum, karşında ki tepeyi görüyor musun?
-Evet dedeciğim.
-Orası benim babamdan kaldı. Ben sizler için su ektim o tepeye.
-Dede hiç su ekilir mi? Orada küçük fidanlar var.
-Ekilir kızım ekilir. O fidanlar damla damla su olacak. Sevgiyle,
şefkatle büyüyecekler ve kocaman ağaç olacaklar. Eskisi gibi kuşlar, o
ağaçlarda yuva yapacak. Ağaçlar bulutları çağıracak ,bulutlar yağmur
olup akacaklar, can verecekler dünyamıza. En önemli görev de siz
çocuklara düşüyor. Sizler, doğaya sahip çıkıp, onu koruyacaksınız. Ve
çocuklar gökkuşağının altında yağmur damlalarıyla dans edecekler,
neşeyle...
63