Page 82 - mustafa sarigul ilkokulu
P. 82
Bilge Karga
Büyük bir şehirde kocaman binaların arasına sıkışmış küçücük bir parkta, yaşlı
bir çınar ağacı vardı. Çınar ağacı bu parkta binaların kestiği güneş ışınlarından
ve yağmur sularından bin bir zorlukla faydalanarak uzun yıllar yaşamıştı.
Köklerinin etrafında avuç içi kadar toprakta ayakta kalmak için direniyordu. O
kadar ki sağ tarafındaki dallar artık kurumaya yüz tutmuştu. Yaşlı çınar hiç
umudunu kaybetmiyordu. Yaprakları ile güneş ışınlarından aldığı besini
köklerinden gelen su ile birleştirip daha da güçlenmeye çalışıyordu. Olumsuz
koşullar bir başka bitkinin yeşermesine de izin vermiyordu. Yalnızlıktan o
kadar sıkılmış ki, “Hiç değilse bir arkadaşım olsaydı da iki laf edebilseydim.”
diye iç geçiriyordu. Bir ilkbahar sabahı can sıkıntısıyla etrafa bakınırken kökler-
inin dibinden ona doğru yükselen iki yeşil filiz gördü. Bilge Çınar çok sevindi.
“Nihayet çevremde bir sürü ağaç olacak. Etrafım şenlenecek.” diye düşündü.
77 Sevincinden ne yapacağını şaşırdı. Dallarını genç fidanların üzerine uzattı.
Fazla yağan yağmurdan kızgın güneşten küçük fidanları koruyordu. Gün geç-
tikçe serpilip boy veren fidanlar Yaşlı çınarı mutlu ediyordu. Sağında büyüyen
fidanın boynu hep büküktü. Bu nedenle ona Keder adını koymuştu. Sol yanın-
daki fidan ise, Keder’e inat bolca yapraklıydı. Boynu hep dimdik duruyordu.
Ona da Neşe adını koymuştu. Yaşlı Çınar, Keder’in haline çok üzülüyordu. Neşe
ise Keder’in halinden bir haber, güneşe bakarken gülümsüyor, yapraklarını
gökyüzüne kaldırıp yemyeşil rengini sere serpe gösteriyordu. Keder ise hep
boynu bükük yere bakıyor, solgun rengini daha da solduruyordu. Yaşlı Çınar, ne
yapacağını şaşırmıştı. Neşe’nin haline sevinip mutlu olurken Keder’e baktığın-
da üzüntüsünden kahroluyordu.
Günler böyle geçip giderken bir Karga yorgun kanatlarını dinlendirmek için
Yaşlı Çınar’ın dallarına kondu. Yaşlı Çınar’a, “Neden bu kadar üzgünsün?” diye
sordu.